İnsanlar bazen büyük büyük
kelimelerle "yaptığım hiç bir şeyden pişman değilim,
hayatımda hiç keşke dediğim bir şey yok" derler ya. işin
doğrusu ben de böyle diyenlerdenim. Pişman olmadığımı anlatırken de omuruma dikine
sopa monte edilmiş gibi dik durmayı ve kelimelerin üzerine basa
basa, -her kelimem karşımdakinin kafasına balyoz gibi insin diye- tane tane konuşmayı da unutmuyorum. Sanırım karşımızdaki
insanlara, onların aksine ne kadar kendimizle barışık olduğumuzu göstermeye
çalışıyoruz. Ama kazın ayağı öyle değil.
Küçüklüğümden beri geceleri
uyumadan önce en az yarım saat hayal kurarım. Buna öyle alıştım ki hayal kurmadan uyuyamıyorum artık. Uçmak, zihin
okumak gibi doğa üstü güçlere sahip olmak, zaman yolculuğu
yapmak, istediğim zaman istediğim yere ışınlanmak gibi belli
başlı temalarım var. Mesela favorilerimden biri bir antik mezarda kazı
yaparken uzaylıların, Mısır'ın, Stigya olduğu, Atlantis'in yeni battığı çağlarda dünyaya bıraktığı bir
kostümü bulup, kostümün bana kazandırdığı güçlerle zaman ve
evren içerisinde yaptığım yolculuklar ve yolculuklar sırasında
yaşadığım maceralar. Bu hayaller başka bir yazının konusu.
Konumuza dönersek. gece yatmadan önce
kurmayı sevdiğim hayallerden biri de -ki en sevdiklerimden biri
oluyor bu- şimdiki bilincimle 10 yaşıma dönmem. Hani bir gün
yatıyorum ve gözlerimi açtığımda 80'lerin sonundayım, 10 yaşıma dönmüşüm. Dönmüşüm ama
33 yaşına kadar biriktirdiğim hiç bir şeyi, anılarımı,
deneyimlerimi ve kişiliğimi kaybetmemişim. 10 yaş halimle yataktan fırlayıp
legoyla oynar gibi yaşamımı yeniden inşa ediyor, bir tek benim bildiğim/hatırladığım hatalarımı telafi ediyor, kaçırdığım fırsatları yeniden yakalıyorum.
Benim anlamadığım gündüzleri
insanlarla konuşurken "hiç keşkem yok, pişman değilim
hiçbir şeyden" gibi beylik cümleler kuran pırıl pırıl
ben, hayal kurulacak o kadar şey varken, nasıl oluyor da sanki
başka bir hayal konusu yokmuş gibi geceleri kabuk
değiştirip 10 yaşına geri dönüp tüm yaşamımı yeniden kurduğumu
düşlüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder