29 Kasım 2011 Salı

Karma yasası ve kahpe felek

Küçüklüğümden beri hep karma yasasına benzer bir şeye  -tabii o zaman `My Name is Earl  yoktu karma nedir bilmiyordum- inanmışımdır. Kabaca benim karma yasası şöyle bir şeydi; ben iyi insan olacaktım, ben iyi bir insan olduğum için de evren beni bir şekilde ödüllendirecekti.

Hani bu piyangodan büyük ikramiye çıkması olur, şans eseri ölümsüzlük veren pınara rastlamak olur, düşünce okuma, uçmak, telekinezi, zamanı bükmek gibi yetenekler geliştirmek olur. Yani bir şekilde ben iyilik yapacağım evren de boş durmayıp beni onurlandıracak. Gülmeyin hemen. Ben buna hep ciddi ciddi inanmışımdır.

Bakkaldan mesela çikolata aldım diyelim. çikolatayı yedikten sonra paketi tam yere atacakken. Birden ensem buz kesilip elim havada kalıyordu. Derinden bir ses;

"laforgue atma o çöpü yoksa ödül yerine ceza alırsın"

diyordu. Piyangodan çıkacak trilyonları çatır çatır yemenin hayali ile çikolata paketini yere atmaktan vazgeçip, yakında da çöp tenekesi olmadığı için  hemen cebe atıyordum. Çikolata lekesi olmuş cepler yüzünden annemden kaç kere ceza aldığımın sayısını unuttum.

Diyelim ki bir şey satın aldım ve satıcı bana para üstünü yanlış verdi. Önce içimden aşağılık bir ses

"Hehehe enayiye bak fazla para verdi hehe" derken

Onu bastıran derinlerden gelen davudi ses;

"Laforgue ödülü unutma!" diyordu.

Hemen satıcıya dönüp beyefendi fazla para üstü verdiniz buyrun diyordum.

Mesela markete gidiyorum. 2-3 parça bir şey alıyorum. Poşete koyarken içimden aşağılık bir ses;

"Poşetin içine bir kaç tane de fazla poşet at evde çöp torbası yaparsın" diyor.

Sonra onu bastıran nur efektli davudi ses;

"laforgue ödülü unutma, poşetler çevreyi kirletiyor. sen evrene kötü davranırsan ödül mödül alamaz avcunu yalarsın" diyor.

Hemen titriyorum ve bırakın fazla poşet almayı, satın aldığım 2-3 parça şeyi poşetten çıkarıp, napoşet dışarı çıkıyorum. Tanrım o davudi ses ömrümü kuruttu desem yeridir. Herhalde davudi ses buyurdu diye yaptığım, kendimi engellediğim, kendimi mahrum bıraktığım şeylerin onda birini saysam buradan Patagonya'ya yol olur.

Tamam da ben evrenle aramı iyi tutmak için böyle canla başla çalıştığım halde ne oldu derseniz. Ebenin fötr şapkası oldu derim. Kusura bakmayın ağzım bozuk olduğu için lütfen, biraz sinirliyim bu konuda.

Ulan evren denilen sahtekar! yalancı felek! Tanıdığım ne kadar çakal, pislik, gargamel kılıklı, iago karakterli insan varsa hepsi penisi testisine denk yaşıyor. Para desen verdin. Kariyer desen verdin. Hatta utanmadın yat, kat bile verdin. Ben laforgue kulun seninle arayı hoş tutmak için bu kadar uğraşmışken neden bana böyle davrandın. Çölde kum, gölde su vermedin düdük makarnası kılıklı seni. Kaç gece;

"ulan tenekinezi yeteneğini verdi mi acep evren "

diye bir su bardağının karşısına geçip ıkına  ıkına hareket ettirmeye çalıştım biliyor musun sen hain evren? Benim ki de laf! tabii ki biliyorsun yavşak evren!

Kaç zaman yollarda yürürken belki şimdi evren bana vermiştir bu gücü deyip;  peter petrelli misali pump! diye sıçrayıp uçmak için kastığımı.

Kaç kere hiç bir şey vermedi belki bunu vermiştir diye; karşımdaki insanlara mind trick yapacağım diye maymun gibi dik dik bakıp rezil olduğumu.

Kaç piyango çekilişinde "tamam bu kez benim sıram" diye tüm paramı piyango biletine yatırıp beş parasız kaldığımı da biliyorsun elbette.

Hepsini biliyor ve rahat döşeğinde kıs kıs gülerek bana bakıyorsun  semender kılıklı şebek evren!

Artık yeter!

Ben onu bunu bilmem karmamda biriken tüm mevduatı hemen istiyorum! lamı cimi yok! yeter beklediğim
Paylaş/Kaydet/Takip et Paylaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...